İş Dünyasına Yön Veren Kadınlar Röportaj Dizisi x Damla Birol
İlk defa bir Yönetim Kurulu'na aday gösterildiğinizde size kim nasıl ulaştı? Sizce Yönetim Kurulu’na aday gösterilmenizde hangi özellikleriniz öne çıktı?
Damla Birol: 2007 yılından beri CEO’su olduğum Türk Tuborg’un Yönetim Kurulu’na 2014 yılında girdim. Teklif Yönetim Kurulu Başkanımızdan geldi. 2007 yılından beri İcra Kurulu’nun da başında olduğum için doğal bir geçiş oldu.
Şirketin Yönetim Kurulu'nda yer alan kadınlar sizce Yönetim Kurulu'nda yer alan erkeklerden farklı mı ve hangi açılardan farklı? Örnek verebilir misiniz?
Damla Birol: Bugün Türk Tuborg’da; icra kurulunun yarıya yakını kadın olan, yönetim kurulunda da 2 kadın olan bir şirketin CEO’suyum. Bağımsız 2 üyemizden biri de kadın.
Pazarlama, Hukuk, IT ve İnsan Kaynakları departmanlarımızın başında kadın yöneticilerimiz var. Ve bu oranlarla Sabancı Üniversitesi ve Egon Zhender tarafından her yıl gerçekleştirilen araştırmada “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” kategorisinde, Türk Tuborg olarak 2013’te ikincilik; 2014 ve 2015 yıllarında da birincilik ödülüne layık görüldük.
Ben, kadınların yönetim kurullarında olmasının aynen erkeklerde olduğu gibi yetkinlik dışında herhangi bir meziyete bağlı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bence, ortada bir kurul varsa zaten kadın ve erkeklerden oluşmalıdır. Ancak günümüzde; ne dünyada ne de Türkiye’de bu durum pek de böyle değil. Ben nüfusun %50'si olmamıza rağmen kadınların bu durumunu “Azınlık Olmayan Azınlık” diye tanımlıyorum. Bugün ülkemizde kadınların Yönetim Kurullarına girme oranı sadece %12.9. Halbuki, McKinsey’nin yaptığı bir araştırmaya göre daha çok üst düzey kadın yöneticinin çalıştığı ve yönetim kurulunda da en az iki kadın yöneticinin bulunduğu şirketlerin, aynı seviyedeki diğer şirketlere oranla öz kaynak verimliliğinde %10, hisse değeri artışında %17 ve EBITDA’da %48 daha iyi performans gösterdiklerini görüyoruz.
Sizin pek çok diğer kadından farklı olarak cam tavanı delmenize kadar geçen süreçte ilerlemenizi sağlayan en önemli faktörler neler oldu? Kendi deneyiminize ve gözlemlerinize dayanarak bu süreçte kadınların önündeki en büyük engellerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Damla Birol: Açıkçası ben kadın olmamdan kaynaklanan bir engelle karşılaşmadığımı düşünerek bugünlere gelmiştim. Ancak bir süredir bu konuda araştırmalar yaptıkça, yazılar yazıp daha çok kadınla muhatap oldukça anladım ki kadınların sorunlarından ve karşılaştığı engellerden aslında ben de nasibimi almışım. Bir kere kadınların işini zorlaştıran sosyal ve kültürel normları yadsımak ya da inkar etmek mümkün değil. Kadınların iş ve aile hayatlarının onlara çifte sorumluluk yüklediği bir gerçek.
Araştırma verilerine göre kadınların %58'i çocuklar ve evle ilgili sorumlulukları sebebiyle profesyonel hayata katılmadıklarını söylüyorlar. Ancak anneliğin kariyere engel olmasının başlıca sebebi, sanıldığı gibi, kadınların kendilerini salt çocuklarına adamaya karar vermesi değil. Sebep, anne olduktan sonra kadınların iş hayatında ciddi oyuncular olarak görülmemesi, hak ettikleri önemli görevlerin onlara sunulmaması, yetersiz maaşlar almaları ve ilerlemelerinin önü kapatıldığından karamsarlığa düşmeleri. Yine araştırmalar gösteriyor ki, kadınların toplantılarda yaptıkları yorumların büyük olasılıkla dikkate alınmıyor olması, kadın olarak fikrinizde veya yorumunuzda ısrarlı olduğunuzda agresif, dominant ve hatta şirret olarak etiketleniyor olmak da oldukça cesaret kırıcı. Kadınların hatalarının daha çok fark edilip, çok daha uzun zaman hatırlandığı ve buna karşılık başarılarının genelde şans olarak nitelendirildiği de maalesef yine pek çok araştırmada yer alan gerçekler... Bütün bunlara rağmen benim düşüncem yükselmek isteyen kadınların asla havlu atmamaları! Eğer iş hayatından beslenip mutlu oluyorlarsa şartları sonuna kadar zorlamaları. Zorlandıkları takdirde başka başarılı kadınlardan fikir ve ilham almaları. Ve bence en önemlisi de, kadınlara yönelik ön yargıları hiç kafaya takmadan kendilerine güvenmeleri ve her konuda devamlı surette kendilerini geliştirmeleri. Mesela, iş hayatında kadınların pazarlık yapmak, finansal beceri, ya da erkek ağırlıklı grupları yönetmek gibi konularda erkekler kadar iyi olmadığını düşünen yöneticiler ile karşılaşmış olabilirler. Ama eğer çıkıp “ben bu işleri pekala yapabilirim, konfor alanımdan çıkabilirim ” diyorlarsa, o zaman kariyerinin başındakilere önerim kendilerini bilgi ve tecrübeyle donatmaları. Yani, şirketinizin ana damarı neresiyse, fabrika mı, satış mı her neyse.... orada, çalışanınızla, müşteriyle, sahayla en yakın siz olmalısınız ki, herkes sizin en iyi şekilde onlarla aynı dili konuştuğunuzu ve yeri geldiğinde çatır çatır pazarlık yapabildiğinizi de, finansal becerinizi de görsün!
Türkiye’de yönetim kurullarına aday gösterme sürecinin nasıl işlediği ile ilgili gözlemlerinizi ve yorumlarınızı paylaşır mısınız? Kadınların bu süreçte dikkate alınması nasıl sağlanabilir?
Damla Birol: Araştırma sonuçları belli. Daha çok üst düzey kadın yöneticinin çalıştığı ve yönetim kurulunda da en az iki kadın yöneticinin bulunduğu şirketler performansta daha başarılı. Ayrıca Amerika, Kanada, Latin Amerika ve İngiltere’de toplam 366 şirkette yapılan bir araştırmaya göre şirketlerin düşük ve kötü performans göstermeleri büyük olasılıkla o şirketlerde cinsiyet çeşitliliğinin olmamasıyla ilişkilendiriliyor. Dolayısıyla şirketiniz için de doğru olan bu. Uygulamada bunu sağlamak içinse iki gruba da önemli görevler düştüğünü düşünüyorum. İlk grup kadınları işe alma ve terfi ettirme konusunda yetkisi olan erkekler. Erkeklerin ivedilikle kadınlar konusundaki ön yargılarını kırmaları lazım. Elbette her kadın sadece kadın olduğu için yükselmeyi hak etmiyor ama eğer karşılarındaki kadında bir ışık ve istek varsa, ön yargılarla onlar adına karar vermemeleri gerek. Sadece öyle düşündükleri için “bu erkek işi kadın yapamaz” demeyip, kadınlara da sormaları ve şans vermeleri çok önemli! Toplantılarda kadınları da erkek çalışanlarını dinledikleri gibi dinlemeleri, kendileriyle aynı fikirde olmadıklarında kadınları içten içe etiketlemekten kaçınmaları da bir diğer önemli husus. İkinci önemli grup ise benim gibi halihazırda kariyerinde yükselmiş ve üst düzeylerde yer alan kadınlar. Bizlerin de vaktimizin önemli bir bölümünü diğer kadınların yükselebilmesi için harcamamız gerekiyor. Evet bu noktaya gelmek için hepimiz çok çalıştık ama kabul etmemiz gereken şu ki, buralara sadece biz olduğumuz için gelmedik. Bugün bu pozisyonlardaysak bu zaman içerisinde bize inanan güvenen şans veren insanlar sayesinde oldu. O zaman yapılabilecek tek bir şey var! Biz de aynısını başkaları için yapacağız! Bizi yukarı çıkaran asansörü diğer kadınların da çıkabilmesi için aşağıya göndereceğiz. Mentorluk yapacağız, rol modeli olacağız, şirketlerimizde kadınlarla ilgili farkındalığı arttıracak çalışmalar yapacağız. Bence bu hepimizin boynumuzun borcu!
Sizce Türkiye’de yönetim kurullarına kadın oranının artması nasıl sağlanabilir? Pek çok ülkede uygulanan ve AB parlamentosunda da onay bekleyen Yönetim Kurullarında Kadın Kotası konusunda ne düşünüyorsunuz?
Damla Birol: Yönetimde özellikle de yönetim kurulunda daha fazla kadın olması konusunda bazı ülkeler kota koyma çözümüne gidiyorlar. Bazı kadınlar bu sefer de sırf kota yüzünden orada bulunduklarının düşünülmesinden endişeleniyor olsalar da, doğal değişim çok yavaş ilerliyorsa gidişatı hızlandırmak için kotadan faydalanmanın bir gereklilik olduğunu savunanlar da her geçen gün artıyor. Şahsen kotayla bir deneyimim olmadı bugüne dek. Ancak iş daha çok kadının yükselmesiyse bu konuda tek bir sihirli çözüm olduğuna inanmıyorum. Kotayla veya değil, kadın çalışanlar konusunda ihtiyacımız olan şey; mantaliteyi, günlük davranışları, pratikteki işleyişi ve otomatik olarak verdiğimiz tepkileri ve refleksleri değiştirebilmek. Hem iş hem de sosyal hayatta! Hepimizin düşünme şeklinde bir devrim yapması şart! Çünkü bu erkek, kadın, yönetici, üst düzey, alt düzey....hangi cinsiyetten olursa olsun herkese ve tüm insanlara bağlı!
Yönetim Kurulu üyeliği dışında hangi uğraşlarınız var? Bu uğraşlar sizin Yönetim Kurulu üyesi olarak işlevinizi nasıl etkiliyor? Hayatınızı neler dolduruyor?
Damla Birol: Geçen sene bir blog yazmaya başladım. Kadın çalışanlar, kadınları yöneten ve kadınlar tarafından yönetilen erkeklerle ilgili. Tüm yoğunluğuma rağmen haftada bir yazmaya gayret ediyorum. Yine her fırsatta, farklı şirketlerde, panellerde farklı kitlelere konuşmalar yapmaya çalışıyorum. Ayrıca “Independent Woman Directors”, “Women Corporate Directors Foundation” ve “Yönetim Kurulunda Kadın “ platformlarında yer alıyorum.