İş Dünyasına Yön Veren Kadınlar Röportaj Dizisi x Ayşegül İldeniz
İlk defa bir Yönetim Kurulu'na aday gösterildiğinizde size kim nasıl ulaştı? Sizce Yönetim Kurulu’na aday gösterilmenizde hangi özellikleriniz öne çıktı?
Ayşegül İldeniz: 1998’de Intel maceram başladığında Doğu Akdeniz ve Afrika olarak anılan fakat şimdiki ismi Türkiye, Orta Doğu ve Afrika olan bölgenin pazarlama müdürü olarak çalışmaya başladım. 1998 yılında Türkiye’de pazar oldukça küçüktü ve ülkenin bilgisayar penatrasyonu çok azdı. Başarılabilecekler konusunda çok büyük bir heyecan duyuyordum fakat pazarlamasını yaptığımız ürün konusunda henüz bölgede net bir algı oluşmamıştı. Yapılanma yavaş yavaş ilerlerken 2001 yılında, ülkemizde çok derin bir ekonomik kriz patlak verdiğinde Türkiye genel müdürlüğüne terfi ettim. O yıl sektörde tam yüzde 50’lik bir küçülme yaşandı. Bu kriz ve belirsizlik dönemini atlatmak için, hayatımın geri kalanında bana çok önemli bir yol gösterici olan cesur bir karar aldım. Bütün bu küçülmeye rağmen, merkez ofisi yatırımları artırmaya ikna ettim. Fakat şunu unutmamak lazım: Evet, büyümenin yaşandığı dinamik pazarlara girmek cesaret gerektiriyor ama asıl öne çıkacağınız an, o pazara başkalarının olmadığı bir vakitte girmekten geçiyor. Böylesi cesur kararlar alabilmek için yönetimin desteğini almanız şart. Doğru zamanda doğru riski alabilmeniz için, bütün o belirsizliği doğru okumanız gerekiyor. Öngörümüz, Türkiye’nin gelecekte Avrupa’nın en büyük beş pazarından biri olacağı ve bölgenin en büyük tüketici potansiyellerinden birine sahip olduğuydu. Bu öngörüm doğrultusunda yürüttüğüm başarılı çalışmalar sonucunda 2004’te Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölge Başkanlığı’na atandım. Bu benim aynı zamanda ilk yönetim kurulunda yer aldığım tarih ve uzun bir süre yönetim kuruluğu üyeliği görevimi sürdürdüm. Burada mücadelelerle geçen uzun yılları bir çırpıda özetlemeye çalışmak çok güç ancak büyük resmi görmek, krizlerdeki fırsatları yakalamak ve risk almak benim sıçrama yapmamda önemli özelliklerim oldu.
Şirketin Yönetim Kurulu'nda yer alan kadınlar sizce Yönetim Kurulu'nda yer alan erkeklerden farklı mı ve hangi açılardan farklı? Örnek verebilir misiniz?
Ayşegül İldeniz: Hızla gelişen teknoloji, sınırları ortadan kaldıran internet, dünyanın dört bir yanındaki insanları birbirlerine bağlayan sosyal ağlar, hayatın her alanında hızlı değişimlere yol açıyor. Teknolojiyi daha etkin ve verimli kullanan kadınlarımız da artık ekonomide fazla yer alıyor. Hayatın her noktasında önemli role sahip olan kadınların varlığının iş dünyasında da her kademede olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Kadınlar, doğalarından gelen ve kendilerini erkeklerden farklı kılan özellikleriyle estetik dokunuşlarıyla iş hayatına ve kurumlara büyük zenginlik katıyor.
Sizin pek çok diğer kadından farklı olarak cam tavanı delmenize kadar geçen süreçte ilerlemenizi sağlayan en önemli faktörler neler oldu? Kendi deneyiminize ve gözlemlerinize dayanarak bu süreçte kadınların önündeki en büyük engellerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Ayşegül İldeniz: Güçlü bir ekibim olmasaydı bu kadar başarılı olamazdım. Sanıyorum ki pek çok yöneticinin krizlerden ya da belirsizliklerden çekinmelerinin en büyük nedeni, birlikte çalıştıkları ekibe güvenememeleri. Bana kalırsa en iyi önleyici tedbir doğru adamlara sahip olmaktır. Başkanlığım boyunca çok sayıda insan işe aldım ve sağlam bir ekip kurdum. Ciro itibariyle, dünyanın en hızlı gelişen bölgelerinde çoğu yıl en çok büyüyen şirket olduk. İnsan kaynağımız nitelikli olmasaydı bunu başaramazdık. Bir belirsizlik anında ekibinizle bir bütün olarak hareket edebilmelisiniz. Ekibinizi tanıdığınız kadar sektörünüzü ve pazarınızı da tanımalısınız tabii. Türkiye’de, krizle çalkalandığımız bir dönemde, teknolojiyi kullanmayan ve neden kullanması gerektiğini de bilmeyen insanlara teknolojiyi anlatmak da karşılaştığım zorluklardan biriydi. Bilgisayar ve teknoloji sayesinde hayatlarının kolaylaşacağını, zenginleşeceğini, aldıkları eğitimin iyileşeceğini, daha güzel sosyal faaliyetlere dahil olabileceklerini, katma değer yaratma güçlerinin artacağını anlatmaya ve bunun bir lüks değil bir ihtiyaç olduğunu izah etmeye çalıştık. Günümüzde ise teknoloji inanılmaz bir hızla gelişiyor. Parlak fikri olan herkesin dünyanın her yerinde sivrilebileceğine inanıyorum. Bana iyi yöneticinin kim olduğu sorulduğunda ‘Kaf Dağı'nın arkasındakileri en iyi kestiren kişidir diye cevaplıyorum. Bana göre artık en fazla geliri getiren ya da en iyi adam yöneten değil, uzağı en iyi görüp kestiren kişi öne geçiyor.
Türkiye’de yönetim kurullarına aday gösterme sürecinin nasıl işlediği ile ilgili gözlemlerinizi ve yorumlarınızı paylaşır mısınız? Kadınların bu süreçte dikkate alınması nasıl sağlanabilir?
Ayşegül İldeniz: İş hayatında da, bilişim sektöründe de bugüne kadar kadın olmam nedeniyle ayrıca herhangi bir zorlukla karşılaşmadım. Aksine, teknoloji ve bilişim dünyasının, doğası gereği çok daha demokratik koşullar sunduğunu, kadın – erkek farkı olmaksızın herkesin eşit koşullarda yer alabildiği bir sektör olduğuna inanıyorum. Halen ekibimde farklı ülke ve pozisyonlarda çok sayıda kadın arkadaşım görev yapıyor. Ancak bu aynı zamanda Intel’in de yaklaşımının sonucu. Biz Intel olarak iş hayatında kadınların yer almalarının ülke ekonomilerini olumlu etkileyeceğine ve rekabet potansiyellerini artıracağına inanıyoruz. Genele baktığımızda ise üst düzey yöneticilerin kadın yönetici adaylarına yönelik mentörlük kurumunu iyi kullanmaları büyük fark yaratacaktır. Burada görev biraz da bizlere yani kadınlara düşüyor birbirimizi yardımcı olmalıyız ve desteklemeliyiz. Ben de çalıştığım tüm organizasyonlarda buna dikkat ediyor, kadın çalışma arkadaşlarımı destekliyorum.
Sizce Türkiye’de yönetim kurullarına kadın oranının artması nasıl sağlanabilir? Pek çok ülkede uygulanan ve AB parlamentosunda da onay bekleyen Yönetim Kurullarında Kadın Kotası konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ayşegül İldeniz: Bu çalışmayı çok anlamlı ve yerinde buluyorum. Kota uygulaması kadınların iş hayatına katılımı sadece kadınların yararına değil, tüm ülke ve dünya ekonomisine, refahına katkı sağlayacaktır. Bu konuyla ilgili bilimsel araştırmalar kadınların iş hayatına ve yönetimlere geldikçe dünyanın çok daha yaşanılabilir yer olacağını gösteriyor. Biz de Intel olarak 2020 yılına kadar global anlamda iddialı hedefler set ettik. Tüm dünyada kadınlar başta olmak üzere işe alımlarda önceliklerimiz bulunuyor. Intel, kadın çalışanlar ve yeterince temsil edilemeyen mühendis ve bilgisayar uzmanlarının temsili ve iletişim hattının oluşturulması ve kadınlar başta olmak üzere bu grupların sürekli istihdamı için 300 milyon dolarlık bir yatırım yapacak. Bu yatırım aynı zamanda teknoloji ve oyun endüstrilerinde olumlu davranışları teşvik etmek için çeşitli programları finanse etmekte de kullanılacak.
Yönetim Kurulu üyeliği dışında hangi uğraşlarınız var? Bu uğraşlar sizin YK üyesi olarak işlevinizi nasıl etkiliyor? Hayatınızı neler dolduruyor?
Ayşegül İldeniz: Yapı olarak çok enerjik bir insanım. İşim benim için adeta bir hobi gibi. Bu da büyük bir keyifle çalışmamı, yoğun ve yorucu tempoya keyifle ayak uydurmamı sağlıyor. Yine de iş ve özel yaşam dengemi korumak, kişisel hobilerime zaman ayırmak için de ekstra çaba sarf ediyorum. Çok sayıda tutkum ve farklı ilgi alanlarım var. İşim hobim olduğu için aslında işimle ilgili ne yapıyorsam hobim, hobilerimle ilgili ne yapıyorsam işim oluyor. Nesnelerin İnterneti, Endüstri 4.0 üzerine çokça okumalar ve araştırmalar yapıyorum. Nesnelerin İnterneti (IoT) ekonomik değer ve sosyal değişim yaratmak için muazzam bir potansiyele sahip. Ancak, halen nesnelerin %85’inin arasında bağlantı mevcut değilken ve yaygın güvenlik tehditleri varken, endüstri henüz IoT’nun bu büyük potansiyelinden tam anlamıyla faydalanmaya başlamadı. Bu beni çok heyecanlandırıyor, buradaki fırsatı görmek çok önemli. Gelişmiş ülkelerde çoğu insanın yaklaşık 1000-1500 adet eşyası bulunuyor. Bu çok yüksek bir sayıymış gibi gelebilir ama eve, bodruma, arabaya, ofise, şöyle bir bakıp elektrikli diş fırçasından, garaj kapısını açan elektronik anahtardan binalarda kullandığımız temassız giriş kartlarını saymaya başlarsak sahip olduklarımızın sayısı bizi şaşırtacaktır. İşte bu cihazların tamamı önümüzdeki 10 yıl içerisinde birbirleriyle konuşuyor olacaklar. Bu noktada kişisel olarak katkımın olacağını bilmek gerçekten heyecan veren bir durum.